Bu sabah posta kutuma gelen bir mail içinde yazılanlardan esinlenerek uzunca süredir bir türlü anlamlı bir şekilde bir araya getiremediğim kelimeler zincirinden bir cümle kurdum ve hemen paylaşmak istedim.
“HATA”ya duyulan nefreti “HATALI” insana “TAŞIRMADAN” davranabilmeyi kendimize erdem eşiği kabul edelim.”
İş yaşamında özel yaşamda hepimiz hata yapabiliyoruz ya da davranışlarımızın bazıları başkalarına göre hata olarak görülebiliyor. Lakin çevremizdeki bir çok insanda adeta bizim hata yapmamızı beklercesine sinsi sinsi pusuda bekliyor ve kendi değerlendirme çerçevesine göre bile olsa bir hata yapıldığında adeta pençeler açılıyor ve saldırı başlıyor. Kısacası o kadar çok “boş kale buldum mu gol atarım” modundayız ki. Çoğu zaman bu yüzden ana hedefin rotasını şaşırabiliyoruz. Üzüm yemek yerine bağcı dövmek tabiri bunun için söylenmiş olsa gerek. Oysa ortada herkesin kabul edebileceği bir hata bile olmayabilir.
Şirket içi toplantılarımızda bir çok kez, başkalarının hataları ile uğraşmak yerine önce kendi eksikliklerimize odaklanmamız gerektiğini hatırlatmaya gayret ediyoruz. Ancak bu gün buna ek olarak bu özet paylaşımda da bulunmak istedim
“Hataya duyulan nefreti hatalı insana taşırmadan davranabilmeyi kendimize erdem eşiği kabul edelim.”
Yani birisi hata yaptı diye hata yapan insana odaklanmak yerine “hatasına” odaklanmaktan bahsediyorum.
Hatanın kalbi yoktur üzülmez, kırılmaz ama hatalı insanın kalbi vardır kırılır, sonrada tamiri zor olur. Hatalı olduğunu düşündüğümüz insanları hatalarından dolayı yerden yere vurmayı fırsat edinmek yerine onlara karşı küçük bir bebeğin ihtiyacı olan şevkat ile yaklaşabilmek sanırım muhteşem bir üslup olsa gerek. Üstelik çoğu zaman konuların detayına inildiğinde hiç te bizim sandığımız gibi durumlar çıkmayabiliyor işin özünde.
Bu cümleyi sonuç ve çözüm odaklılıkla da anlatabiliriz gibi geliyor oysa sonuç ve çözüm odaklılık fazla materyalist kalabilir çok zaman. Kısaca başarılı ilişkiler için kalbe giden temiz kan damar yollarından birisi sanırım bu olsa gerek. İş yaşamından siyaset adamlarına kadar bu bakış açımızın yaygınlaşması ve özümsenmesi için gayret gösterelim.
“Hataya duyulan nefreti hatalı insana taşırmadan davranabilmeyi kendimize erdem eşiği kabul edelim.”
Bir yanıt yazın