Anlayana 10 Numara Tavsiye

Bu sabah posta kutuma  gelen bir  mail  içinde  yazılanlardan esinlenerek uzunca süredir  bir türlü anlamlı bir şekilde bir araya getiremediğim kelimeler  zincirinden  bir cümle kurdum ve hemen paylaşmak istedim. “HATA”ya duyulan nefreti “HATALI” insana “TAŞIRMADAN” davranabilmeyi kendimize  erdem eşiği kabul edelim.” İş yaşamında  özel yaşamda  hepimiz hata yapabiliyoruz ya da davranışlarımızın bazıları  başkalarına göre hata olarak…

Halil Erdoğmuş

min read

Paylaş

Anlayana-10-Numara-Tavsiye

Bu sabah posta kutuma  gelen bir  mail  içinde  yazılanlardan esinlenerek uzunca süredir  bir türlü anlamlı bir şekilde bir araya getiremediğim kelimeler  zincirinden  bir cümle kurdum ve hemen paylaşmak istedim.

“HATA”ya duyulan nefreti “HATALI” insana “TAŞIRMADAN” davranabilmeyi kendimize  erdem eşiği kabul edelim.”

İş yaşamında  özel yaşamda  hepimiz hata yapabiliyoruz ya da davranışlarımızın bazıları  başkalarına göre hata olarak görülebiliyor. Lakin çevremizdeki bir çok insanda  adeta  bizim hata yapmamızı  beklercesine  sinsi sinsi pusuda  bekliyor ve kendi değerlendirme çerçevesine göre bile olsa bir hata  yapıldığında adeta pençeler açılıyor ve  saldırı  başlıyor. Kısacası o kadar çok  “boş kale buldum mu gol atarım” modundayız ki. Çoğu zaman bu yüzden ana  hedefin rotasını şaşırabiliyoruz.  Üzüm yemek yerine bağcı dövmek tabiri bunun için söylenmiş olsa gerek. Oysa  ortada  herkesin kabul edebileceği bir hata bile olmayabilir.

Şirket içi  toplantılarımızda  bir çok kez,  başkalarının hataları ile uğraşmak yerine  önce kendi eksikliklerimize  odaklanmamız  gerektiğini hatırlatmaya gayret ediyoruz. Ancak  bu gün buna ek olarak  bu özet  paylaşımda da  bulunmak istedim

“Hataya duyulan nefreti hatalı insana taşırmadan davranabilmeyi kendimize  erdem eşiği kabul edelim.”

Yani birisi hata yaptı diye  hata yapan insana  odaklanmak yerine  “hatasına” odaklanmaktan  bahsediyorum.

Hatanın kalbi yoktur üzülmez,  kırılmaz ama  hatalı insanın  kalbi vardır  kırılır, sonrada tamiri zor olur. Hatalı olduğunu düşündüğümüz insanları hatalarından dolayı yerden yere vurmayı fırsat edinmek yerine onlara karşı küçük bir bebeğin ihtiyacı olan  şevkat ile yaklaşabilmek  sanırım  muhteşem bir üslup olsa gerek. Üstelik çoğu zaman  konuların detayına  inildiğinde  hiç te bizim sandığımız  gibi durumlar  çıkmayabiliyor işin özünde.

Bu cümleyi sonuç ve çözüm  odaklılıkla  da  anlatabiliriz  gibi geliyor oysa  sonuç ve çözüm odaklılık  fazla  materyalist  kalabilir çok zaman.  Kısaca  başarılı ilişkiler için kalbe  giden temiz kan damar yollarından birisi sanırım  bu olsa gerek.  İş yaşamından siyaset adamlarına  kadar bu bakış açımızın  yaygınlaşması ve özümsenmesi için  gayret gösterelim.

“Hataya duyulan nefreti hatalı insana taşırmadan davranabilmeyi kendimize  erdem eşiği kabul edelim.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir