Büyüyünce Ne Olacaksın Evladım?

Bu soruyu ilk ne zaman geliştirmeyi sürdürüyorsunuz? Hatırladığım kadarıyla bu soruyu ilk kez Mehmetçik İlkokulu 5.sınıfta duydu. 12 Eylül’den dolayı o yılı çok net hatırlayabiliyorum. 1980 yılıydı, o zaman küçük bir şehir olan Uşak’ta Vali Kemal Esensoy sınıfımızı ziyaret etmişti. O dönemlerde, zaman zaman sınıflarımıza müfettişler, Milli Eğitim Müdürü ya da nadiren Valiler karşılığında gelirler…

Halil Erdoğmuş

min read

Paylaş

Büyüyünce-Ne-Olacaksın-Evladım-

Bu soruyu ilk ne zaman geliştirmeyi sürdürüyorsunuz? Hatırladığım kadarıyla bu soruyu ilk kez Mehmetçik İlkokulu 5.sınıfta duydu. 12 Eylül’den dolayı o yılı çok net hatırlayabiliyorum. 1980 yılıydı, o zaman küçük bir şehir olan Uşak’ta Vali Kemal Esensoy sınıfımızı ziyaret etmişti. O dönemlerde, zaman zaman sınıflarımıza müfettişler, Milli Eğitim Müdürü ya da nadiren Valiler karşılığında gelirler ve toplantılardan birkaç soru sorardı. Ancak bunun nedeni büyük merakla sorulan ortak bir soru vardı:

Söyle bakayım evlendim büyüyünce ne olacaksın?

Birimiz çıkar: “Öğretmen olacağız efendim”

Bir başkası: “Polis”

Biraz merakları: “Pilot”

Cevapların en popüleri “doktor” idi.

Bu yazıların çoğunu okuyanlarımızın çoğunun eğitimin ilk özgürlüğü muhatap olduğu bir sorudur bu. Ayrıca hepimizin çok da karaborsa’da bir soru sayılmaz sanırım. Eğitim sürecimizin ilerleyerek de hafif evrim geçirerek “hangi üniversiteye gideceksin?”, “Hangi bölümü okuyacaksın?”, “Okulu bitirince ne olacaksın?” diyen çıktı. Uzun bir süre bizimle birlikte kararsız yol haritamızın en sürekli devamı olarak bizi takip etmiş, üniversite yıllarında dahi peşimizi bırakmamıştır.

Bu kişide muhatap olduğumuzda eski anılarınızı yansıtan bir ara dönemde bu konu liderliğini seçmeye neden dönelim. Eğitim yıllarımızın ilk seçeneklerini bize bu soruyu soranlar keşke teslimatı da söylerlerdi de, bizi uzun süre doğru yanıt bulmak için uğraşırlar. Şimdi içinizden “yahu bunun değiştiğini değiştirecek, şehrin valisi sizin 15 yıl sonra ne nereden bilecekti” diye düşünenlerimiz olabilir. Oysa bu sorun hepimize öğretilmiş tek bir cevaptı. Yıllarca onu birimizin ayrı ayrı keşfetmesini beklemeden sınıftaki tüm gruplarla birlikte hepimizin ortak giydiği beyaz iç çamaşırı ya da o dönemler daha standart giydiğimiz ilkokul önlüklerimiz misali tek bir cevap. Doğru cevap yazınca bu okuyorlar, içinde kabul etmeyecek tek bir kimsenin yapısından kaçınmayacaklar. Eğer bu cevabı kabul etmeyenlerimiz olursa zaten onun nedeni de bu ortak cevabı bize ilkokulda fark etmemelerindendir.

Bu kez 35 yıl öncesini HAYAL edelim…

Vali; “Büyünce ne olacaksın evladım?” diye sordu.

İlkokul 5. sınıf öğrencisi Halil cevap verdi: “İYİ BİR İNSAN beklerim”

Doğrulamak istediği cevabı alamanın şaşkınlığı ile başka ne olacaksın evlendiği için yineledi. Halil, öğretmeninin yıllardır sınıfta sürekli bu davranışı aşılamış ve benimsetmiş kararlılığıyla yineledi: “DAHA İYİ BİR İNSAN Efendim”

Mesaj alındı, artık derin bir suskunluk…..

Valiyle aramızda tabi ki bu diyalogu geçmedi. Babamın o dönemde Ticaretle uğraştığı için ben Tüccar olacağımı söylemiştim.

Şimdilerde bir perakende şirket yöneticisi olarak genellikle hafta sonlarında ekipler halinde farklı lokasyonlardaki mağazalarımızı ziyaret ediyor ve sahadaki gruplarla birlikte bazen mağaza podeslerinin, bazen kolilerin üzerinde kılavuzu birlikte kahvaltılar yapmayı çok önemsiyorum. Sayın Valim o sorularınızı bize ulaştırır ya bende tüm saha ekibine sırayla bu sorularınızı soruyorum ve keyif alıyorum. Şimdilik kimseden doğru cevabı alamadık ancak son haftalarda artık doğru çözümün bulunmadığı çizip iletişimde bizde tüm gruplara önce iyi insan harcamalarını aşılamaya başladık.

ki okullarımızda öğrendiklerimiz, ailemiz, çevremiz bizim “İYİ BİR İNSAN” olmamız için çok desteklenmişlerdir. Benim kastettiğim marjinal nokta bunun bilgisinin tükenmesi. Daha okullardan itibaren tüm eğitim sürecimizde bireysel kere toplumumuzda düzenli ortak amacın “İYİ BİR İNSAN OLMAK” olduğundan bahsediyoruz. Bu ortak payda da birleşerek yetişmiş 78 milyon insanın yaşadığı bir ülkede hayal bile alınırum.

Yönetim kuruluşunda bir STK’da “360 Derece Uzlaşı” isimli bir proje üzerinde çalışıyoruz. Yol haritamızın toplumun her kesiminin üzerinde uzlaşabileceği toplam birkaç temel değerin belirlenmesi. Kararı verecek tek özellikler ben olmazsam da ilk temel değerin “İYİ İNSAN OLMAK” ses değişiminde.

Tabi şimdide “İyi İnsan olmak ne demek?” oyunda ortaya çıkıyor. Üç aşağı beş yukarı aşağıda ki şekilde tarif edebilir misiniz?

  • Çevresini, karşılık beklemeden sevip saygı duyuyordur.
  • Sadece kendi mutluluğunu değil, diğer kişilerin de refahını düşünüyor.
  • Maddi ve manevi birikimlerini paylaşmaktan keyif alandır.
  • Davranışları ve etkileri ile karşısındaki insanı kırmaktan çekinir.
  • Kendi şefkatini ve merhametinin çevresine hissettirebilendir.
  • Hatayı önce kendisinde arayandır.
  • Alçak gönüllülerin en değerli erdem olduğunu bilendir.
  • Kalbinin yumuşatılmasının stratejik yolunun güler yüzlü olması onu daim hatırlayandır.
  • İnsanlara ve toplumun faydalı olmayı kendine ilke edinip, çalışmaktan kaynaklanan hatalarındır.
  • Yaşadığı her şeyin değerini bilen, zamanını boş geçirmeyendir.
  • Varlığı, sahip olduklarına ve yaşadıklarına her adımında şükretmeyi unutmayandır.
  • Ağzından çıkacak olan onun doğumundan önce kalpten sonra mantıksal olarak süzülmeden geçirilebilendir.
  • Borcuna sadık kalabilmeyi başarandır.
  • Vefalı olan, kendisine yapılan iyilikleri unutmayandır.
  • Yapının iyilikleri de, görülen kötülükleri de unutulandır.
  • Affetmenin ve teşekkür kişinin insanın yücelten değerlerinin ortaya çıkmasıdır.
  • Karşısındakini kandırmaya çalışan insanları aslında kendini kandırdığını bilip buna itibar etmeyendir.
  • Bir insanın güvendiğini hissettirmesi onun için en büyük desteğin ortaya çıkmasıdır.
  • Kendi hakkından önce özgürce korutendir.
  • Sözü bir ve doğru olandır.
  • Öfkesine hakim olabiliyor.
  • Kin duymanın kendisini esir almasına izin verilmemesi, bu duyguyu bir arada tutabilendir.
  • Alçakgönüllü ve işlenmesinin sağlanması bilendir.
  • İsraftan kaçınan, sahip olduğu kaynaklar verimli kullanmaya özen gösterendir.

Birimiz hiçbir zaman mükemmel olmayabiliriz. Bu eşyalarda eksikliklerimiz varsa, ilkokuldan başlamayınca insanlar daha sonra gelişme gösteremeyebilirler. Şu andan itibaren iyi insan olmaya çabalamak, sürekli tüm maddelerden takdir belgesi alamıyor olsa bile en azını harcayarak çabalamak, değerli olacaktır. Ancak bunu okuyanlardan çocukları olanlar varsa, önce kendilerine sormalılar; Acaba çalıştıra, “evlendim büyüyünce sen önce İyi bir insan ol, sonra bir meslek sahibi ol” diye sürekli olarak oluşur muyuz? Bence dokunabildiğimiz kadar çok veri ve iletişimde onu insani bu erdemi hatırlatmak çok ama çok önemli. Biz şirketimizde bunu başlatıyorsunuz. “Önce iyi bir insan ol, sonra yaptığının işte iyi ol”.

Bu erdemlere sıkı sıkıya sarılmak, güzel Türkiye’mizde şu an içinde hiçbir şeyin kaybolmadığını saklamanın bizi kurtaracak bir ilaç olabilir.

Buna siz de kayıtlıysanız, önce ailelerimizde sonradan yakın çevremiz ve şirketlerimizde bu ürünleri hep birlikte artırmaya saklanırız.

Biz daha iyi bir insan olmaya karar verelim ve çaba gösterelim, gerisi toparlanacak gibi olacak.

Şunu kesinlikle unutmayalım önce biz iyi insan olmaya gayret göstermeden, çevremizdekilerin de iyi insan olması mümkün olmayacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir