Problemleri Dert Edinmek mi ? Onlara Aşık Olmak mı?

Sevgili Dostlar Merhaba; Girişimcilik ile ilgili görüş ve paylaşım anlayışımız dolayısıyla her hafta bir şekilde birileri kapımızı çalıyor. Geçen hafta Alp ve Bora adında  pırıl pırıl iki lise öğrencisi geldi. Gençlikten umudu kestik diye başlayan cümleleri alt üst eden iki tane pırıl pırıl genç arkadaş. Kıyafetlerinden saç, sakal düzenlerinden tutunda oturuşları, hareketleri, kurdukları cümleler, nezaketleri ile Allah nazardan saklasın bizden tam puan aldılar. Anne babalarına kocaman TEŞEKKÜRLER. Gençler, yaşlarını…

Halil Erdoğmuş

min read

Paylaş

problem

Sevgili Dostlar Merhaba;

Girişimcilik ile ilgili görüş ve paylaşım anlayışımız dolayısıyla her hafta bir şekilde birileri kapımızı çalıyor. Geçen hafta Alp ve Bora adında  pırıl pırıl iki lise öğrencisi geldi. Gençlikten umudu kestik diye başlayan cümleleri alt üst eden iki tane pırıl pırıl genç arkadaş. Kıyafetlerinden saç, sakal düzenlerinden tutunda oturuşları, hareketleri, kurdukları cümleler, nezaketleri ile Allah nazardan saklasın bizden tam puan aldılar. Anne babalarına kocaman TEŞEKKÜRLER.

Gençler, yaşlarını aşan bir olgunlukla ve birazda ilk bakışta kendilerine biraz büyük olabilecek bir proje için gelmişler. “Alzheimer  hastalarının kaybolmalarını ortadan kaldıracak bir icat” anlattılar. Yazımızı okuyan ancak hastalığın detayını bilmeyen kişiler için ufak bir bilgilendirme;

Alzheimer hastalığı gittikçe ilerleyen bir şekilde bilişsel yeteneklerin yıkımına neden olan bir beyin hastalığıdır. Kişi yavaş yavaş çevre ile iletişim kurma yeteneğini, karar verme yeteneğini kaybeder. Günlük yaşam aktivitelerini yerine getiremez. Belleğini kaybeder. Anormal davranışlarda bulunabilir. Kişilikte bir değişiklik olur, kaygı artar. (alz.org.tr)

Üstelik hastalar bir süre sonra kendilerinin hasta olduklarını da kabul etmedikleri için çoğu zaman cep telefonu, gps gibi cihazların kendilerine verilmesini de kabul etmeyebiliyorlarmış.

Anlatın bakalım hikayenizi dedik ve Alp şöyle başladı;

“Efendim aslında projenin fikri benim İstanbul’da cüzdanımı çaldırmam ile başladı. Kaybolan şeylerin takibi fikri ilk buradan doğdu. Daha sonrasında bir gün haberlerde gördüğüm bir Alzheimer hastasının kaybolması sonrasında ölümü haberini okumam beni derinden sarstı. Bu haberden sonra arkadaşım Bora’nın Alzheimer hastası olan dedesi aklıma geldi ve projeyi ona anlattım  üzerine birlikte çalışmaya başladık.”

Ve sıkı durun Alp  sonra şu cümleyi kurdu. Biz adeta probleme aşık olduk ve birlikte çözmeye karar verdik.

Hepimiz her gün hayatımızı zorlaştıran onlarca problemle karşılaşıyoruz. Bir çok problem ya da sıkıntıyı çevremizle paylaştıktan sonra da onlardan;

  • ah, ah, ah,
  • vah vah vah,
  • çok üzüldüm,
  • haklısın ama elden bir şey gelmiyor

demekten başka bir şey yapmıyoruz. Haklı oluyoruz da, haklı olmak mutluluk getirmiyor. Karşılaştığımız problemlere  hangimiz aşık oluyor?

Alp ve Bora ile tanışmak bizi o kadar mutlu etti ki, onların gözlerinde çaresizliğin yılgınlığı değil, çözüm için çabalamanın umut ışığı vardı. Birkaç ay içerisinde tam dört adet prototip yapmışlar ve her birisinde versiyonlar öncekinden çok daha ileriye gitmiş. Bu gençler bu projeyi  Avrupa’da ya da Amerika’da muhteşem imkanlara sahip bir okulun desteği ile falan yapmamışlar.  2007 model bir bilgisayarda tasarım yapmışlar, kimi zaman sadece simit yemişler, sınırlı harçlıklarını biriktirmişler, devre satın almışlar, yeterli para bulamadıklarında şeker kutusunda versiyon geliştirmişler ama asla umutlarını yitirmemişler. Probleme aşık olmanın hakkını vermeye çalışmışlar.

Önceki yazılarımızın bir tanesinde işlediğimiz, sorunlar liderlik için bize fırsattır yaklaşımımızın paralelinde bir bakış açısıdır bu.  Bu yüzden toplum olarak karşılaştığımız problemler ile ilgili şikayet etmek yerine her birimiz bir probleme platonik olarak dahi aşık olsa sanırım başka bir noktaya yükselebiliriz.  Şu andan tezi yok bundan böyle kendi çevremizde şikayet kültürü yerine sorunlara sahip olma ve çözme kültürünü anlatmaya yeminliyiz.  Artık farkındalığımız daha yüksek.

Bu iki genç arkadaşımıza bizdeki bu duygularımızı açığa çıkartmaktaki gayretlerinden dolayı müteşekkiriz. Onlardan öğrendiğimiz cümleden sonra Girişimci tanımımıza bir ekleme daha yaptık. “Karşılaştığı sıkıntılardan dert yanmak yerine problemlere aşık olanlara GİRİŞİMCİ” denir”.

Yazımızı Hazreti Mevlana’nın şu güzel cümlesi ile bitirelim

“Umudunu yitirme, cebindeki son anahtar belki de kilidi açacaktır.”

Sevgiyle kalın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir