Hepimizin çok yakında takip ettiği üzere geçen hafta iş dünyasının çok önemli bir ismi Mustafa V. Koç vefat etti. Ülkemizde kendisini yakından tanıyanları saymaya kalksak aslında toplam nüfusumuzun içinde az sayıda insan çıkar. Şahsen bende bir çoğumuz gibi onu bilen ancak tanımayan grubun içindeyim. Lakin Perşembe günü haber bültenlerinde alt yazı geçmeye başladığı andan itibaren ilginç bir üzüntü duygusu hissetmeye başladım. Bugüne kadar yakından tanımadığım bir insanın ölüm haberinin beni bu kadar etkilediği pek olmamıştı. Çevreme baktığımda yalnız olmadığımı anladım. Mustafa V. Koç’u bilen ama yakından tanımayan, ancak son derece üzüntü duyan o kadar çok insanı görünce bu kez kendime bunun nedenini sormaya başladım. 1990 yılında ilk maaşımla Arçelik CD player aldığımı hatırladım. Çocukluğumda evimizde ilk hatırladığım beyaz eşyanın yeşil Arçelik buzdolabı olduğu aklıma geldi. Çocuklarımın şu an Koç Lisesinde okuduğu, bindiğim aracın Ford olması vs vs. Sanırım bu aile bizim hayatımıza yıllardır o kadar çok kaliteli dokunuşlar yapmış ki, o kurumun başındaki aile bireylerinden birisi öldüğünde de, onu bilen ama yakından tanımayan bizler farklı bir üzüntü hissettik.
Bu ölüm bize çok şey hatırlatmalı. Tıpkı bu ölüm sonrası olduğu gibi bizim arkamızdan da güzel paylaşımların yapılmasını arzuluyorsak, yeni bir günü bitirirken, “çevremizde dokunabildiklerimize değer üretmek için neler yapıyoruz?” sorusunu yaşadığımız sürece hiç aklımızdan çıkarmayalım. Bugün de boş geçip gitmesin. Evimizde, çevremizde, işimizde bugünü dünden daha değerli bitirebilmek için bilinç seviyemizi tekrar ayarlayalım. Hepimizin ardında hatırlanabileceğimiz kaliteli dokunuşlarımız olsun bu hayatta.
Bir yanıt yazın