Columbia Günlüğü, 3.Gün, 29 Nisan

29 Nisan ve 2019 Pazartesi Bir önceki gece saat 23:00’te yatmış olmasına rağmen tüm gece konuşlanmış haldeydim. En son 03.20’te oturduğumda ise uykumda olan bilgisayardan tekrar uyumadım. Sanırım bir yanım Türkiye’deki işlerin sorumluluğunda kalma oranının mesai saatiyle işlere yoğunlaştık. Diğer program sabah başlayacak olan derslerimizle ilgili hazırlıklarımızı gerçekleştirdik. Bu kadar erken kalkınca günün daha bereketli…

Halil Erdoğmuş

min read

Paylaş

columbiagunlugu

29 Nisan ve 2019 Pazartesi

Bir önceki gece saat 23:00’te yatmış olmasına rağmen tüm gece konuşlanmış haldeydim. En son 03.20’te oturduğumda ise uykumda olan bilgisayardan tekrar uyumadım. Sanırım bir yanım Türkiye’deki işlerin sorumluluğunda kalma oranının mesai saatiyle işlere yoğunlaştık.

Diğer program sabah başlayacak olan derslerimizle ilgili hazırlıklarımızı gerçekleştirdik. Bu kadar erken kalkınca günün daha bereketli geçebileceğini hissedebiliyorsunuz. Central Park’ta yalnız yürüyüş, yarım saat bir yürüyüş yaptım. Ne gariptir ki ne zaman yurt hedefi çıksam çok hızlı bir mukayese süreci beynimde başlıyor. muhtemelen bu mukayese durumu sizde de oluyordur. Parkı, mağazaları, trafik kuralları gibi daha birçok konuda aklınıza geldiğimizden itibaren kontrolden çıkan bir karşılaştırma prosesine giren beynimiz. Yürüyüş yaparken benim gibi daha verimli kullanarak çalışan onlarca insanla karşılaşıyorum. Koşan, yürüyen bisiklet antrenmanını yapan bu insanların muayenesi sırasında yine mukayese işlemleri başlıyor. Son yıllarda Türkiye’de spor ve sağlıkta artan bir trend haline gelen şehirlerimizin alt yapılarının da buna uygun hale getirilmesi gerekiyor.

Park koşusu ve yürüyüşün ardından toplanıp hazırlanmaya başlandı. 50 Yaşındaki küçük çocuk okula gittiği ilk gün heyecanıyla ütülü pantolonu ve gömleğini giyip seçkin seçilmiş kravatını seçilmiş takarak, yeterince olmayan saçlarına aynada bakmayı ihmal etmeden ayrılma odasından. Sanırım gençliğe kadar insan, heyecan duyabiliyor. Sınıf aralarındaki lobide buluşarak okul için doğru yola çıktık. Metro istasyonumuzda 3-4 yürüyüşle 8 durak ötemizdeki okulumuzda mevcuttu. Kimileri daha metroya gelmeden yolumuz üzerinde Starbucks’a uğrayıp sabah kahvelerini almışlardı. Ben o grup ”starkeş” lakabını taktım. Aslında onlarda bir sorun olduğundan bahsedilmiyordu değil, Starbucks’ın bu bağlılığı oluşturan pazarlama başarısınaydı bu atıfım J

Columbia Üniversitesi’ne 4 yıl önce Eda’nın ”Üniversite Turu” etkinliği için geldiğimde bu gösterişli kapısından öğrenci olarak geçeceğim aklıma gelmemişti. Ağaçların ve değişikliklerin soğukluğunu örten en güzel varlıklar. Bu giriş kapısı bana İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt Öncüsündeki kapasitesi ve çınarların altından yürüyüş yolu anımsatıyor. Aklımız hep memlekettedir belki de J Bizim Dönücü ana dışında yer alıyor, giriş çıkışlarımız için hazırlanmış bol çeşitli kahvaltımızla karnımızı bir güzel doyuruyoruz. Sevdamız için iyi beslenmek ve enerjik olmak öğrenmenin şartıdır. 70 kişinin bu giyindiği yemek benim kadar beğenmeyip, yetersiz bulan kişiler de çıkabiliyor. Kahvemizi içerek, 3. Kattaki sınıfımıza çıkıyoruz. Her birimizin sıradaki yerleri isimliklerle belirlenmiş yanlarına ise dosyalarımız, Columbia kulaklığımız ve seçilmiş seçilmiş bir üniversite öğrencisi için son derece kullanışlı çantamız konulmuştu.

İlk dersten önce Fakülte Direktörü Murray Low kendisini sergiledi. 1974 yılında iki haftalığına İstanbul’a geldiğini ve 5 vakit ezan sesi ile Ayasofya Camii’ni ve o yıllardaki Amerikan otomobillerinden oluşan taksileri unutmadığını söyledi.

Okulumuz 1754 yılında Kings College ismiyle kuruldu. 1897 yılında Columbia Üniversitesi’nin adını almıştı. 30.000 öğrenci ve 8000 çalışanından bahsetti. Okulun en ünlü mezunları arasında Obama, Waren Buffet, Madeline Allbright gibi Amerika’nın önemli isimleri bulunuyor.

İlk dersimiz İnovasyon konusu idi. Profesör Clifford Schorer Rolls Royce örneğini anlattı.

New York’ta bir bankanın önünde duran son model Rolls Royce otomobilden inen adam, hızlı adımlarla bankaya girdi ve önüne çıkan ilk görevliye, bireysel kredi için başvuruda bulunmak istediğini söyledi. Görevli onu, müşteri temsilcisine götürdü. Adam, çok acele bir şey için Avrupa’ya gitmek zorunda olduğunu ve bu nedenle bir hafta vadeli beş dolar krediye bağlı olduğunu söyledi. Müşteri bilgileri kısa bir araştırma sonrasında. “Ticari ve mali sicilinizi inceledik. Bu krediyi aşmak için bir engeliniz yok” dedi ve ekledi: Ama bir konuyu belirtmeliyiz. Bizim bankamızla daha önce hiç çalışmamışsınız. Banka olarak sizi resmi olarak tanımlıyoruz. Bu nedenle, söz konusu krediyi verebilmemiz için karşılığını tam olarak bir teminat almak zorundayız”. Adam cebinden Rolls Royce’un anahtarını çıkardı, bankanın müşteri temsilcisine esnek hale getirdi: “Çok acelem var, uçağa yetişeceğim.” dedi. “kapıdaki Rolls Royce’ umu kesme olarak alabilirsiniz.” “. Kredi işlemleri çok hızlı bir bicimde tamamlandı. Banka Rolls Royce otomobili bankanın garajına çektiler, adama da beş bin dolar krediyi verdiler. Müşteri yöneticisi, kişisel merakını gidermek için bir hafta boyunca özel bir araştırma yaptı ve bankalarının bu yeni müşterinin çok büyük bir iş adamı ve çok büyük bir servet sahibi olduğunu bilmek. Bir hafta sonra adamın yeniden gelip, borçlarının anaparası beş bin dolarla, bir haftalık faizi dokuz buket doları ödedikten sonra, müşteri temsilcisi bir türlü yenemediği merakının amacısüyle sordu: “Sizin, çok büyük bir iş adamı ve çok büyük bir servetin sahibi olduğunu öğrendim” dedi. “Yalnızca kişisel merakımdan soruyorum. Lütfen diyorsunuz, sizin için çok küçük bir miktarda olan beş bin çalışma kredisine neden ihtiyacınız duydunuz?” Adam hafifçe gülümsedi: “Siz de bana lütfen söyler misiniz?” dedi. “Böyle lüks bir araba, New York’ta hangi kapalı garaja, bir hafta boyunca dokuz böcek içinde bırakabilirsiniz? (para kazanmak sadece çalışma ve hırsla olmaz,zeka da gerekir..)

Açıkçası çok ufuk açıcı bir ders olduğunu söyleyemeyeceğim. Yine de çok şey öğrendik. Ders sonrası  birçok arkadaşımız  aynı geri bildirimi vermişti.  Ancak  verdiği birkaç  örneği iyi düşünmemiz lazım. Klasik olarak Kodak  neden battı bunun kısa bir analizini yaptık.  Çünkü dijital fotoğraf makinesinin  mucidi olan Kodak’ın  o zamanın makinelerinin içinde kullanılan  kaset filmlerden çok para kazanıyor olması onun yeni trende hızlı şekilde uyumuna engel oldu. Belki de  dijital fotoğraf makinesinin piyasaya girme  hızını kontrol etmek istiyordu ancak tüketicinin hızlı talebi ve adaptasyonu Kodak’ın geç kalmasına ve iflasına yol açtı.  Piyasada bunun gibi birçok örnek olduğunu da unutmamalıyız. İnovasyonlar  çoğu zaman hızlı ve yıkıcı oluyorlar.

Benim farkındalığımı arttıran bir başka bakış açısı ise şöyleydi; IBM  yazılım konusunda Microsoft’u  dinlemedi ve onun yapacağı işi  yapabilecekken, göz ardı etti.  Microsoft ise Google’ın yapacağı işi göz ardı etti ve arama motoru konusunu dikkate almadı. Aynı şekilde  Google ise  Facebook’u göremedi ve buradaki fırsatı kaçırdı.  Belki de  bu bakış açısı ile Facebook Twitter’ı kaçırmış olsa da  İnstagram’ı kaçırmadı.  Ancak dikkate almamız  gereken bir nokta var.  O da bu firmalar kendi işlerine o kadar odaklanmış oluyorlar ki, hatta bazen kendi süreçlerindeki yıkıcı hukuk davaları, telif süreçleri gibi  küçük gibi görünen  ancak işletmelerin vakitlerini alan ayrıntılar nedeniyle yeni ve büyük potansiyel olabilecek konulara  başta insan ve konsantrasyon kaynaklarını ayırmakta zorlanabiliyorlar.

Yıkıcı inovasyon örneklerini çoğaltmak mümkün: Facit, Ericsson, Nokia vs.

Bize ironik bir tavsiyesi de “her sabah yatağınızdan kalkmadan Fortune 400 listesine bakın ve kendi isminizi henüz orada göremiyorsanız, kalkar kalkmaz çalışmaya başlayın” oldu.

Amerika’da anlatılan bir konuşan köpek hikayesi de şu şekilde.

Bir gün adamın birisi caddeden geçerken bir dükkanın önünde köpeğin boynuna asılı şekilde  “satılık konuşan köpek 10 USD”  yazısı görür. Merak eder ve köpeğe sorar senin ne özelliğin var der.  Köpek dile gelir ve konuşarak anlatmaya başlar; kendisinin  doğumundan itibaren çok iyi bir eğitim aldığını kısa süre içinde CIA tarafından keşfedildiğini birçok operasyona  katılıp başarı ile görevlerini yerine getirdiğini, yakalanmasında katkısı olan suçluluları ve  anlatır durur.   Adam bundan çok etkilenir ve hemen içeri girip dükkan sahibine bu kadar yetenekli bir köpeğin neden 10 USD gibi düşük bir paraya satılık  olduğunu sorar. Dükkan sahibi de, müşteri adayına; efendim bu köpek çok yalan söylüyor, o size anlattıklarının hiç birisini aslında yapmadı der. Adam köpeği hemen satın alır.

Köpek sahibine göre köpeğin yalan konuşması onu değersizleştiriyor. Oysa  asıl konu ve değerli olan köpeğin konuşmasıdır. Lakin dükkan sahibi adam  köpeğin yalan söylemesine takılı kaldığından bunun farkında  değildir.

Bazen fikirlerimiz, inanışlarımız, ön yargılarımız sahip olabileceğiniz yenilikçi değerlerin bozulmasına varmamıza engel olabiliyor. Öğleden önce yenilik dersimiz bitince kahvaltı yaptığımız yerde bu kez bizi sağlıklı ve beni bolluk tatmin eden bir öğle yemeği ağırlıyoruz. Sabah derslerimiz tam 09:00 da başlıyor 12:00’de öğlen arası verilen dersler biraz blok olarak geçiyor (işleniyor) bu üç saat içinde yaklaşık 15 dk bir mola veriyoruz. Son derece disiplinli bir şekilde başladı. Öğleden sonra ise konusuna son derece hakim olan Profesör Jerry Kim bize “İş Hayatında Ağ Oluşumunun Gücü”nü anlattı. İlk mahgüneş saat 16:00’da bir yetkilinin çıkışı, “J1” eğitim vizesinin amaçlanan şartlarını ve uyulması gereken kuralları aktardı. Okul sonrasında doğru yere gittik. Ders notlarımı gözden geçirip ayrı ayrı özetledim, diğer tarafta bu paylaşım günlüklerimden bazı kısa notlar aldım. Artık akşam olmuştu ve kimi kontrolleri çıktılar ben ise direk yatağa yattım ve yerel saatle gece boyunca devam etmek Türkiye mesai saatine ayak uydurabilmek için hemen uyudum.