Tepe Yönetime Yakınlaştıkça Sorumluluklar Artar

Bilgi çağında yaşıyoruz. Zaman gün geçtikçe daha kıymetli hale geliyor. Hal böyle olunca birim zamanda daha fazla iş yapabilmek sürdürülebilir başarı için önemini arttırıyor. Şirketlerimizde özellikle yönetim kademesinde bulunan her çalışma arkadaşımızın, bir sonraki (hatta iki-üç sonraki) adımları düşünerek hareket etmesi daha değerli hale geliyor. Lafı uzatmadan bu değeri anlatan bir padişah kıssası paylaşıp son kısmına ufak…

Halil Erdoğmuş

min read

Paylaş

Tepe-Yönetime-Yakınlaştıkça-Sorumluluklar-Artar

Bilgi çağında yaşıyoruz. Zaman gün geçtikçe daha kıymetli hale geliyor. Hal böyle olunca birim zamanda daha fazla iş yapabilmek sürdürülebilir başarı için önemini arttırıyor. Şirketlerimizde özellikle yönetim kademesinde bulunan her çalışma arkadaşımızın, bir sonraki (hatta iki-üç sonraki) adımları düşünerek hareket etmesi daha değerli hale geliyor. Lafı uzatmadan bu değeri anlatan bir padişah kıssası paylaşıp son kısmına ufak bir yorum ekleyeceğim.

Sultan Mahmud’un (Gazneli Mahmut: 971- 1030) Eyaz adında bir kölesi varmış. Bir gün beyleri Sultan Mahmud’a :

– Eyaz denilen bu kölenin ne marifeti var ki siz ona otuz kişinin maaşı kadar maaş ödüyorsunuz? Diye sormuşlar.

Sultan Mahmud bu soruya o anda karşılık vermemiş. Birkaç gün sonra beylerini alarak ava çıkmış. Giderlerken mola verdikleri bir anda bir kervanın gitmekte olduğunu görmüşler.

Sultan Mahmud Beylerini Otağına çağırmış ve beylerden birine:

– Git sor, bakalım bu kervan nereden geliyor? Demiş.

Beylerden biri atını sürerek, gidip birkaç dakika içinde geriye dönmüş.

– Efendim kervan Rey şehrinden geliyor. Demiş.

Sultan Mahmud bu kez:

– Peki, nereye gidiyormuş? Diye sorunca ilk beyimiz susup kalmış.

Bunun üzerine Sultan Mahmud başka bir beyi göndermiş. O da gidip gelince:

– Efendim, Yemen’e gidiyormuş. Diye cevaplamış.

Padişah:

– Yükü neymiş? Deyince ikinci bey de susup kalmış.

Bu defa padişah başka bir beye:

– Sen de git yükünü öğren! Bakalım demiş.

Bey gidip gelmiş:

– Her cins mal var fakat çoğu Rey kâseleri.” demiş.

Padişah:

– Peki, kervan Rey’den ne zaman çıkmış? Diye sorunca bey susup kalmış cevap verememiş.

Padişah böylece tam otuz beyi gönderip otuzunun tek tek getirdiği bilgiler ile öğrenmek istediklerini öğrenebilmiş.

Padişah son olarak Otağ’ına Eyaz’ı çağırmış:

– Git bakalım şu kervan nereden geliyor? Diye, hiçbir şeyden haberi olmayan Eyaz’a da sormuş.

Eyaz saygıyla padişahın huzurundan eğilerek konuşmaya başlamış:

– Efendim, kervan görünür görünmez sizin merak ederek soracağınızı tahmin ettiğimden gidip gerekenleri öğrendim. Kervan Rey’den geliyor, Yemen’e gidiyor, yükü şudur, şu kadar at, şu kadar deve, şu kadar katırdan oluşuyor. Kervanda şu kadar insan var, onlardan şu kadarı silahlı… Diye başlayarak kervan hakkında en küçük malumata varıncaya kadar anlatmış. Bütün bunları beyler ağzı açık dinlemişler.

Böylece Eyaz tek başına otuz beyin edinemediği bilgiyi edinmiş, başaramadığı işi başarmış, beylerde neden padişahın Eyaz’a otuz kişinin maaşını verdiğini anlamışlar.

Son dönemde kendi şirketimizde dahi beylerin hikâyesine o kadar çok kez şahit olmaya başladım ki bunun farkındalığını oluşturmak için bu yazıyı paylaşmayı düşündüm. Rakiplerimizden üç adım daha önde olacaksak paylaştığımız bilgilere göre bizlerden ne tür yeni bilgilerin isteneceğine her daim hazır olmalıyız. Bir başka açıdan ise verdiğimiz kararlar sonrasında ortaya çıkacak yeni sonuçların, bizlerin hangi yeni kararlara hazır olmamızı gerektireceğini ön görebilme yeteneğimizi geliştirmemizi  zorunlu kılıyor.

Padişahın hikâyesindeki EYAZ misali sorumluluğuna 360 derece hâkim olan bireyler olmamız çok önemli. Şirketlerdeki güç birimlerine, yani Yönetim Kurulu Başkanı’na, CEO’ya, Genel Müdür’e en yakın olmaya çalışmak değerli görünmemizi sağlayabilir ancak hiç birimizin değerini arttırmaz. Bu yüzden güç merkezlerine daha yakın çalışmaya başladıkça bizlerden beklentilerin daha da yükseldiğini sakın unutmayalım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir