Doğru Karar Verdim mi?

Çoğu zaman önümüze çıkan seçeneklerden bir tanesini seçeriz  ve üzerinden belirli süre geçtikten sonra da verdiğimiz kararın doğruluğundan ya da yanlışlığından bahsederiz. Acaba verdiğimiz karar doğru mudur? Geçenlerde girişimcilerle ilgili bir davette bir startup sahibi ile sohbet ediyordum. Kendisine iş modelinin mutlaka fiziki lokasyonlarla desteklenmesinin başarılarını arttıracağını düşündüğümü söylediğimde bana cevap olarak; “Biz birkaç  deneme yaptık ve fiziki noktalarımızı kapatma kararı aldık”…

Halil Erdoğmuş

min read

Paylaş

dogrukarar

Çoğu zaman önümüze çıkan seçeneklerden bir tanesini seçeriz  ve üzerinden belirli süre geçtikten sonra da verdiğimiz kararın doğruluğundan ya da yanlışlığından bahsederiz.

Acaba verdiğimiz karar doğru mudur? Geçenlerde girişimcilerle ilgili bir davette bir startup sahibi ile sohbet ediyordum. Kendisine iş modelinin mutlaka fiziki lokasyonlarla desteklenmesinin başarılarını arttıracağını düşündüğümü söylediğimde bana cevap olarak;

“Biz birkaç  deneme yaptık ve fiziki noktalarımızı kapatma kararı aldık” dedi ve ardından verdikleri kararın ne kadar doğru olduğunu savunan bir sürü tutarlı gerekçe saydı. Benim cevabım ise aslında siz bu saydıklarınız da haklısınız ve gerekçelerinizin arkasında durduğunuz da, kararınızın doğru karar olduğunu söyleyebiliyorsunuz oysa bu kararınıza “doğru karar” demek yerine en çok “inandığımız karar” demek daha doğru olmaz mı dedim. Bu kez fiziki lokasyonları daima savunan bir bakış açısıyla alternatif kararın da doğru karar olabileceğini anlatmaya çalıştım.

Aslında bu tartışma sonrasında benimde “doğru karar” ve “en çok inandığımız seçim” cümleleri için farkındalığımın arttığını hissettim. Gerek özel yaşamlarımızda gerekse iş yaşamında önümüze çıkan seçenekler arasından bizler seçim yapıyoruz ve bu seçimlerimizden başarılı ya da bizi daha fazla mutlu edecek sonuçlar bekliyoruz. Özellikle birden fazla paydaşı ilgilendiren  kararlarda insanların sahipleneceği ya da daha kolay sahiplendirilebileceği kararlar daha kolay başarıya ulaşıyor.

Zaman içinde aldığımız karardan yeterince başarılı sonuç elde edemediğimizde ise aldığımız kararı hemen “yanlış karar” diye yaftalıyoruz. Oysa durumsal yaklaşım ilkesini de düşünmemiz gerekmez mi? Yani o kararı verdiğiniz andaki şartlara göre verdiğiniz karar o an için başarılı sonuçlar doğurma potansiyeli taşırken zaman içine değişen şartlar üzerinden kısa bir süre geçmiş olsa bile verdiğimiz kararın başarısı düşebilir ya da tamamen ortadan kalkabilir.

Peki neden buna dikkat etmeliyiz? Eğer verdiğimiz bu tür kararları doğru ya da yanlış diye etiketlersek, bu kararların sonuçları bizi tatmin etmediğinde kararımızı değiştirmek zorlaşabilir. Doğru dediğimiz bir şeyden geri dönmek çoğu zaman bize zor gelir. Oysa verdiğimiz kararlar o an içine bulunan şartlara, bizim imkanlarımıza ve en çok taraftar bulabilme durumumuza göre en çok inandığımız / inandırabildiğimiz karardan öte olmayabilir.

Bu bakış açısıyla çoğu zaman seçimlerimizde “Yanlış karar” diye etiketlediğimiz kararlarda, gerçekte bizim yeterince inanmadığımız, inandıramadığımız, çaba sarf etmekten kaçındığımız, yeterince savunmadığımız ya da savunmaktan kaçındığımız seçimler olabilir.

Sevgi ve saygılarımla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir