Bilmiyorum Diyebilmenin Zorluğu

Hepimizin zaman zaman kendimizin başarısının sorgulandığı sohbetlerde bulabiliyoruz. Herkesin kendisine koyduğu bir başarı hedefi mutlaka vardır. Kimimiz bunun bilincindedir ve kendini başarıya götüren yöntemi biliyordur, kimimiz de çok kalıcı bir şekilde başarılı olacağımızı düşünür ve çaba gösterir. Birde armut pişme ağzıma düş yolu seçenler vardır. seyahatleri de durakta BAŞARI TURİZM’in Otobüsünü beklemeye benzer. Nedense bir…

Halil Erdoğmuş

min read

Paylaş

bilmiyorumdemek

Hepimizin zaman zaman kendimizin başarısının sorgulandığı sohbetlerde bulabiliyoruz. Herkesin kendisine koyduğu bir başarı hedefi mutlaka vardır. Kimimiz bunun bilincindedir ve kendini başarıya götüren yöntemi biliyordur, kimimiz de çok kalıcı bir şekilde başarılı olacağımızı düşünür ve çaba gösterir. Birde armut pişme ağzıma düş yolu seçenler vardır. seyahatleri de durakta BAŞARI TURİZM’in Otobüsünü beklemeye benzer. Nedense bir türlü gelmiyor o durağa otobüsler, bir gece sonunda geldiğinde de zaten otobüsler dolu, oturacak yer yok.

Bu yazıda dikkat çekme konuları ise “biliyorum” diye başlayan ya da biten cümlelerimizin başarı yolculuğumuzda ki olumsuz etkisi. Zaman zaman ekip üyeleriyle fikir alışverişlerimizde, içerdiği tek şeyin henüz öğrenilecek çok şey olduğunu belirtiyoruz. Buna özellikle üst düzeyde arkadaşlarla bir şey olmasına rağmen paylaştığımızda, karşımızda ki kişi cümleye hemen “biliyorum” diye başlıyor. Zaten sen bildiğinde bilincialtı gerisini dinlemiyor bile. Beyin bilgisini kabul ettiği bir şeyi tekrar kaydetmiyor ve yeterliliği kesiliyor. Sen gerçekten bildiğinle sınırda kalıyorsun.

Radyoda bugün bir programda şunu anlattı. Geçmiş zamanları çok zengin ve önemli şahsiyeti Halife Harun Reşit’in danışmanlarından devrin bilgini Ebu Yusuf’a 20 soru sormuşlar, 19’unu “bilmiyorum” diye cevap vermişti. “Hanım bilmiyorsun, halife sana iyi maaş alıyor musun?” dediklerinde, “Halife bana bildiklerim için maaş alıyorlar, bilmediklerim için de ödese hazinesi yetersizliği.” Cevabını verdi. Ne kadar derin ve önemli bir mesaj var bu cevabın içinde. Bilmediklerimizi kabul edebilme erdemi bize ne kadar büyük rütbe kazandıracak ve kullandığımızı sandığımız donanım dahi ne kadar fazla detay öğrenmemizi sağlayacak bir bilebilsek. Muhtemelen bir şeylerin azının zannedilmesinin egomuza vereceği zarardan korkarız. Ya da çevremizde adama bak o koltuğa var ancak hiçbir şey bilmiyor diye alay edecekler diye çekiniyoruz.

Çevremizde konuşulanları, hayatımız kitabı, izlediğimiz filmi bile seyrederken ben bunu zaten biliyoruz ön koşul ile yorumluyoruz. İşte o beyin düğümü oluşuyor ve bildiğini kabul ettiği için yeni bildirimler izlenmiyor. Bu nedenle tavsiyem iyi bir dinleyici olmaya gayret etmek bile öğrenmek için atılan çok büyük bir adım olacaktır.

Kısaca en iyi şekilde biriktirdiğimiz şey 47 yıl boyunca cehaletimizde katlandığımız yol, katlanacak yolun yanında fark edilmediği gerçeği. Öğrenmeye devam….

Sevgiyle kalın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir